1 Şubat 2008 Cuma

Cansel ve Berenin bir Röportaji

İhtilal yerine 150 bin’lık teklifin tartışılması çok acıklı!


Adnan Menderesli yılların anlatıldığı “Hatırla Sevgili” dizisi karanlık tarihten izler taşıyor. Dizinin başrol oyuncuları Beren Saat ve Cansel Elçin “Tarihe damgasını vurmuş bir dönemi anlatıyoruz. Şimdi bizi izlemeyenler ileride kafalarını duvara vuracak” diyor

- Hatırla Sevgili bir dönem dizisi... 1960’larda yaşamış insanları oynamak çok kolay olmasa gerek...
Beren: O dönem hakkında kabaca bilgi sahibiydim ama ayrıntılarıyla bilmiyordum. Tomris Giritlioğlu senaryodan önce Can Dündar’ın Demirkırat kitabını ve sayfalarca döküman verdi elime. Onları okudum. Tabii sadece okumakla olmuyor. Yasemin karakterine bir de ruh katmak gerekiyordu. Bunun için de anneannemi taklit etmeye karar verdim. Çünkü anneannem o dönemlerde yaşamış bir kadındı. Şimdi dizide hırkayı koluma onun gibi atıyorum. Nazik, kontrollü ve ölçülü davranıyorum.
Cansel: Geçen gün Beren’le topu topu bir sahne çektik. İki dakika yayınlanacak bir sahneyi 32 dakika tartıştık. Artık o kadar beraberiz ki karı koca gibi olduk. Senaryoları okuyoruz. Mesela dışarı çıkma yasağı var. Onlarla beraber yaşayacağız. Onların ne hissettiklerini düşünüp bulmaya çalışıyoruz. Çünkü tarih değişiyor ama hisler değişmiyor.

- Böyle bir dizide oynama fikri ürkütmedi mi sizi? Korkmadınız mı hiç?
Beren: Ürküttü ama aynı zamanda cesaretlendirdi. Çünkü bu işin sosyal bir sorumluluğu var ve önemli bir tarihi dönemi anlatıyoruz.
Cansel: Bu işi ciddi olduğu için seçtim. Sadece bir dönemi değil üç dönemi anlatacağız. Bir karakterin gençliği de, yaşlılığı da olacak. Üç bölümlük Baba filmleri gibi. Yani onlar kadar kült bir iş yapmaya çalıştık. O dönem karanlık ve biz o dönemi anlatmaya çalıştığımız için gurur duyuyorum. 1960’ları yaşamadık ama bu dizi sayesinde en azından kokluyoruz. Bundan keyif alıyorum.

EN ÇOK KİBARLIĞA VE ŞIKLIĞA ÖZENİYORUM
- O dönemde yaşamak ister miydiniz?
Beren: Çok özendiğim yanları var ama bu zamanı da ararım herhalde. O dönemde en çok insanların her daim şık ve kibar olmasını seviyorum.
Cansel: Ben 1923’te yaşadım. Şimdi 1960’da yaşıyorum. (Gülüyor.) Galiba insanlar biraz daha kendilerine dikkat ediyorlarmış. Giyimleri, dinledikleri müzikler çok daha üretici. Şimdi hayat daha hızlı gidiyor. Her şeyi çabuk tüketiyoruz.

- Peki ya o dönemdeki aşklar... Hep derler ya eski aşklar daha güzel diye...
Beren: O zaman işin içinde biraz daha hayal gücü yoğunmuş. İnsanlar bir bakışı bütün gece hayal ediyorlarmış. Görüşseler ve bir kahve içseler bütün büyü bozulacak diye düşünüyorlarmış. Birbirini tanıma imkanı açısından bugün biraz daha rahat. Ama saygı ve nezaket açısından da o dönemin aşkları daha güzel ve büyüleyici geliyor bana...
Cansel: Bana da... Kesinlikle o dönemde aşklar çok daha etkileyici. Bence o dönemde cep telefonu ve internet olsaydı bu yine değişmezdi. Çünkü nezaket varmış!

- Binbir Gece dizisiyle aynı gün, aynı saatte yayınlanıyorsunuz ve o dizi kadar ses getirmediniz...
Cansel: Reytinglerimiz çok yüksek değil ama biz gurur duyulacak bir iş yapıyoruz. Şimdi bizi izlemeyen insanlar tekrarlarını gördükleri zaman neden bu işi izlemedik diye kafalarını duvarlara vuracak.
Beren: Bu dizi televizyon tarihine kalacak. Çünkü yakın tarihi tekrar ele alıyor ve karanlık noktalara ışık tutuyor.

- Neden Binbir Gece dizisinin reytingleri yüksek sizce...
Beren: İhtilali anlatıyoruz ama Türkiye’de 150 bin dolarlık bir ahlaksız teklif konuşuluyor. Bu bana çok komik ve acıklı geliyor.
Cansel: Bizim dizinin malzemesi daha iyi. Karanlık bir dönemi anlatıyoruz. Şu anda konuşulan bizim dizi olmalıydı.

- Şu anda çok dizi var. Adeta bir savaş yaşanıyor...
Cansel: Herkesin unuttuğu bir şey var. Bir dizinin çok reyting alması her zaman çok iyi bir iş olduğunu göstermeyebilir. Bence önemli olan iz bırakabilmektir!

Oya DOĞAN

Hiç yorum yok: